Hızla gelişen teknolojinin insan hayatına kattığı en önemli avantajların başında internetin birçok soruya verdiği hızlı ve çoğunlukla doğru yanıtlardır. İnternet ortamına herhangi bir yolla aktarılan verinin yıllar boyu internet hafızasında kayıtlı kalması ve farklı platformlarda yayılma kabiliyeti, beraberinde kişisel verilerinde hızla yayılımını ve kaldırılmasını gerektirecek herhangi bir hukuki istisnanın bulunmaması halinde sonsuza kadar internet ortamında kalmasının sakıncalarını getirmiştir. Özellikle sosyal medyayla birlikte veri aktarım ve paylaşımının tek tuşa indirgenmesi, Kişisel Verileri Korunması Hukukuna olan ihtiyacı günden güne arttırmıştır.
Kişinin geçmişte hukuka uygun şekilde alınarak yayılmış/işlenmiş verilerinin, zaman geçtikten sonra erişimden kaldırılmasını ya da herhangi bir şekilde gündeme getirilmemesini talep etme hakkı olarak tanımlanabilecek unutulma hakkı; geçmişteki erişilebilir hale gelen bilgilerin, günümüze gelindiğinde olumsuz etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik bir çözümle yerine getirilebilir. Herhangi bir sebeple var olan ve yayılmaya başlayan verinin, geçmişte hukuka uygun şekilde işlenmiş oluşu; günümüze gelindiğinde hiçbir değişime uğramamış olsa dahi varlığıyla ilgili kişinin hayatını olumsuz yönde etkileyebilir. Örneğin; sokak röportajı vermiş bir kişinin söylemleri o gün için bizzat kişinin kendisi tarafından sarfedilmiş ve alenileştirilip televizyon veya internet ortamında kullanılmasına izin verilmiş olsa dahi, zaman geçtikçe o gün ki söylemlerinin, kişinin bugün ki iş hayatına olumsuz yansıması halinde kişinin unutulma hakkını talep etmesi mümkün olacaktır. Nitekim unutulma hakkının ilk kez zikredildiği 2014 yılında gündeme gelen Google/İspanya kararında; 20 yıl önce borçları sebebiyle taşınmazları haczedilen bir avukatın, açık arttırma ilanının gazetenin internet sitesine aktarılmasıyla birlikte; ismi Google’da aratıldığında çıkan ilk sonuçların hacze konu ilanlar olması, kişinin iş hayatını ve itibarını zedelemiş ve ilgili kişi arama sonuçlarından söz konusu verilerin kaldırılması talebinde bulunmuştur. Avrupa Birliği Adalet Divanı ‘’doğru olan bilgi hukuka uygun olarak yayımlanmış olsa bile, zamanın geçmesiyle bu bilginin yayılmasının hukuka aykırı hale gelebileceği’’ değerlendirmesinde bulunmuş ve bu bağlantıların kaldırılmasına hükmetmiştir.
Türk hukukunda Kişisel Verilerin Korunması Hukuku’da dahil olmak üzere unutulma hakkının açıkça düzenlendiği bir hükme rastlanmamaktadır. Unutulma hakkının Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlarda Anayasa ve Medeni Kanuna atıf yapmasıyla birlikte Türk Hukuku’na girdiği söylenebilir. Bu hususta Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2016/15510 E. 2017/5325 K. ve 05.06.2017 tarihli kararında: ‘’ Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir.’’ demek suretiyle unutulma hakkının tanımını yapmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin 03.03.2016 2013/5653 E. Bireysel Başvuru Kararında; geçmiş suçlara ilişkin eski internet haberlerine erişimin engellenmesini Anayasa’nın 17. Maddesindeki kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı hükümleriyle 20. Madde de yer alan özel hayatın gizliliğine dayandırmıştır. Kararda: ‘’Devletin bireye geçmişte yaşadıklarının başkaları tarafından öğrenilmesi engellenerek “yeni bir sayfa açma” olanağı verme hususunda bir sorumluluğu olduğu açıktır.’’ ve ‘’Unutulma hakkı kişilerin manevi varlıklarını geliştirmelerine bir fırsat vermekaçısından devletin pozitif yükümlülüğünün bir sonucudur.’’ Demek suretiyle unutulma hakkının, Anayasal hakların başında gelen özel hayatın gizliliği kapsamındaki önemine vurgu yapmıştır. 2014/4-56 E. 2015/1679 K. ve 17.06.2015 tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında ise; bir ceza davasındaki mağdurun isminin bilimsel bir kitapta yayımlanması durumu, güncellik ölçütünün esas alınarak, bu özelliği yitirmiş bilgilerin unutulma hakkı kapsamında talep edilebilirliğini haklı bulmuş ve özel hayatın gizliliği ile ifade ve basın özgürlüğü haklarının adil denge kurulması gerekliliğine dikkat çekmiştir.
Unutulma hakkının Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda açıkça düzenlenmemis olması hakkın bu kanun kapsamında ileri sürülmesine engel olusturmayacaktır zira kanunun başta madde 17’de düzenlenen kişisel verilerin silinmesi, yok edilmesi ve anonim hale getirilmesine iliskin düzenlemeyle birlikte 4. Maddede yer alan genel ilkeler ve 5. Madde kapsamındaki kisisel verilerin islenme sartları unutulma hakkına bir dayanak olusturacaktır.
Comments